Oda TV Genel Yayın Direktörü Toygun Atilla, “En yüksek devlet memuru” diye hitap ettiği Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Lideri Metin Kıratlı’nın atama serüvenini yazdı.
Gelin Kıratlı’nın Cumhurbaşkanlığına zirveden nasıl getirildiğini, oğlu ve gelininin evvel Londra ve sonra New York’a nasıl atandıklarını ” Açıl susam açıl…” diyerek tek tek anlatıyor.
Atilla, yazısında “Bu yazıyı atama için bekleyen öğretmenlere, iş bulmak için didinen üniversitelilere, evlatlarının geleceği için çabalayan işçi babalara ithaf ediyoruz.” tabirlerini kullanıyor.
İşte Toygun Atilla’nın o yazısı:
“Fransız şair, muharrir, ahlakçı Jean de La Bruyere şöyle diyordu:
“Bir insanı tanımak istiyorsanız onu büyük mevkiye geçiriniz”
Biz de bugün “En yüksek devlet memuru” statüsündeki Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Lideri Metin Kıratlı’nın öyküsünden bahsedeceğiz.
Twitter’daki biosunda tüm anlı ulu unvanlarından vazgeçmişti.
Kendini tek bir söz ile söz ediyor: “İnsan”
Ne kadar da hoş…
“En yüksek devlet memuru” Metin Kıratlı, kendisini yalnızca ve yalnızca “insan” olarak tanımlıyordu.
İnsan olmanın sorumluluğu elbette çok büyük…
Hele ki, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı bir vazifesi yürüten, “en yüksek devlet memuru” statüsünde bir insan olmanın sorumluluğu kim bilir birçok…
“Bir insanı tanımak istiyorsanız onu büyük mevkiye geçiriniz”
Metin Kıratlı, hem insan hem de babaydı. Her baba üzere çocuklarının geleceğini düşünen, onların istikbali ile yakından ilgilenen babaydı.
Oğlu Hasan Celal, gönlünü yeni mezun bir avukat Gül Süslü’ye kaptırmıştı.
İki genç birlikte bir hayat kuracaktı. Bir baba olarak Metin Kıratlı evladını ve müstakbel eşinin geleceğini düşünmek zorundaydı.
O bir insan ve babaydı…
İlk iş şimdi hukuk fakültesinden yeni mezun müstakbel gelinini Cumhurbaşkanlığı Hukuk departmanına kontratlı avukat olarak yerleştirmek oldu.
Açıl susam açıl…
Güzel bir gelecek için Gül Süslü’ye kapılar açılıyordu.
Cumhurbaşkanlığında kontratlı avukatlık elbette düzgündü hoştu lakin bölüm değişir değiştiğinde kontrat iptal edilirdi. Müstakbel gelin için, garantili bir iş gerekliydi.
Tam da bu sırada Gül Süslü, Londra’da yüksek lisans yapmak için üniversiteden kabul aldı.
Yüksek lisansa gidecekti lakin fiyatsız müsaadeye ayrılması gerekiyordu.
Kayınpederi Metin Kıratlı bu duruma kayıtsız kalamazdı.
Genç çift bu biçimde nasıl geçinecekti.
Gelinini istisnai memur takımı ile bir anda devlet memuru yaptı.
Açıl susam açıl…
Kapılar bu sefer Gül Süslü için Bağlantı Daire Başkanlığı için açılmıştı.
Neden İrtibat Başkanlığı diye soracak olursanız, orada çalıştığında dünyanın her yerinde görevlendirmesi yapılabilirdi.
Hem Londra’da okur, hem gezer, bir yandan da maaşını alabilirdi.
Zaten artık Hasan Celal Kıratlı ile Gül Süslü dünya konutuna girmişlerdi de…
Hasan Celal Kıratlı’da bu ortada Yunus Emre Enstitüsünde işe yerleşmişti.
Baba Metin Kıratlı, oğlu ve gelini için her şeyi yapmıştı.
Genç çift keyifli ve mesuttu.
Metin Kıratlı’nın da baba olarak içi rahattı.
Gelini Gül Süslü Kıratlı, Bağlantı Başkanlığındaki vazifesi devam ettiği halde Londra’ya okumaya gitti. Hem eğitimini sürdürüyor hem de maaşını alıyordu.
Ancak bu kere de diğer bir sorun oluşmuştu. Yeni evli çiftler birbirlerinden başka kalmıştı.
Metin Kıratlı, insan, baba, birebir vakitte da “en yüksek devlet memuruydu”
Çocuklarının geleceğini düşünmeliydi. Sevenler farklı kalmamalıydı.
Gereğini yaptı.
Gelini Gül Süslü Kıratlı, İrtibat Başkanlığından yapılan görevlendirme ile Londra’da hem eğitimini sürdürüp hem de “çalışırken” bu sefer de Hasan Celal Kıratlı, Yunus Emre Enstitüsünden yapılan görevlendirme ile Londra’ya atandı.
Sevenler buluşmuştu.
Ancak bu sefer de öbür bir sorun oluştu.
Hasan Celal Kıratlı’nın, New York’ta yaşaması gerekiyordu.
Her ne kadar o şirketin Hasan Celal Kıratlı’ya ilişkin olduğu ve kuruluş sermayesi olan milyon dolarların Almanya üzerinden aktarıldığı tezi varsa da…
Elbette biz bunların hiçbirine inanmıyoruz.
Hasan Celal Kıratlı bir Türk genci olarak gurbet ellere New York’a çalışmaya gidecekti.
Gitti.
Yine sevenler farklı kalmıştı.
Metin Kıratlı, insan, baba, birebir vakitte da “en yüksek devlet memuruydu”
Bu durumu çözmeliydi.
Çözdü.
Gelini Gül Süslü Kıratlı’ya New York’ta bir üniversite bulundu ve o da ABD’ye uçtu.
İletişim Başkanlığı’ndaki takımı mu?
Evet o hala devam ediyor.
Peri masalının sonuna gelirken.
Bu yazıyı atama için bekleyen öğretmenlere, iş bulmak için didinen üniversitelilere, evlatlarının geleceği için çabalayan işçi babalara ithaf ediyoruz.
Son kelamımızı ise tekrar eskilerden gelsin…
“İnsan ile insan ortasında fark vardır. Bir demirden hem nal hem de kılıç yaparlar”
