Karaman, “GES’ler de mevcut hali ve yapısıyla devletin faizle borçlanmasından ibarettir” görüşünü savundu.
Karaman yazısında, “Başka açıklamalarda gelirin, Devlet Hava Meydanları ve Kıyı Emniyeti gelirlerine endeksleneceği açıklanmıştır. Laik devletin faizci bankaları da var, faizi yasaklamak mümkün görünmüyor, lakin faizin haram olduğuna inanan Müslümanlar ondan uzak durabilirler; kimse onları, faiz alıp vermeye mecbur etmiyor. GES’ler de mevcut biçimi ve yapısıyla devletin faizle borçlanmasından ibarettir” fikrini lisana getirdi.
Karaman şu sözleri kullandı:
“Çünkü açıklamada altını çizdiğim iki nitelik süreci faizle borç biçimine sokmaktadır:
1. “Devlet iç borçlanma senedi”,
2. “Kupon ödemelerinde taban getiri garantisi”.
Bu senetlerin alım satımının ve kârını almanın helâl olabilmesi için senetlerin “hisse senedi”, “ortaklık senedi” olması gerekir; yani gelir hangi kaynaktan geliyorsa senet sahibi o kaynağa ortak olacaktır ki, onun gelirini alabilsin. Devletin bu türlü bir gelir kalemine gereksinimi varsa ve halka da tasarrufu teşvik etmek istiyorsa şu formülü uygulayabilir:
Gelir getiren devlet malının mülkiyetini senetlere bölerek aşikâr bir müddet için halka açar, bu senetleri satın alanlar o mala ortak olurlar, devlet de gereksinim duyduğu parayı elde eder, malı yeniden devletin ilgili bir ünitesi yahut kuruluşu yönetir, hâsıl olan kâr, kontrattaki orana nazaran senet sahiplerine dağıtılır. Mühlet dolunca devlet, senetlerin bedelini ödeyerek malı geri alır. Kâr garanti edilemez.”
