İBB Lideri Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasından satır başları şu formda:
Ben Tatil meraklısı bir insan değilim. Eşimle yıllardır en çok münakaşa ettiğimiz alandır bu alan. Babam bana ‘çalışma delisisin’ sıkıntısı. Sabah 5-6 üzere kalkarım. 18 yaşından beri öyleyim. Artık de öyleyim. Tatilci bir belediye lideri mıyım, yoksa her anı manipüle edilen biri miydim, ona bakmak gerekir.
3 senede toplam 2 gün tatil yaptım. Bana en yakınım 3 katı tatil yapmış. Cumhurbaşkanı, İBB lideriyken benden 4 katı tatil yapmış. Bunlar İBB’nin kayıtlarında var. Ben kasım ayında maratona girdim. 7 ayı aşkın kampanya yürüttüm. 2-3 günlüğüne tatile gittim.
Yedi buçuk ay bir kampanya maratonu üstüne Bodrum’a gittim. Geldiğimde de o malum ki o periyotta 8-10 yerde su baskını oldu. O durumu gördüm, utanç duydum. Güzel ki o süreci yaşadık. Tam 107 noktada sel baskını yapılan yerlerin tespitini yaptık. 10.2 milyar lira yerin altına yatırım yaptık. Şu anda İstanbul bu manzaraları yaşamıyor. Üsküdar’da deniz kara ile birleşmiyor. Hiçbir yerde yok.
‘Çizmeyi daha evvel giydim’
Esenyurt’ta dere yatağını imara açmışsınız. Dünyada var mı bu Allah aşkına? Hasebiyle her yağmurda o sokağı sel basıyor. Ben Fethiye’de iken denk geldi. Koca İstanbul’da yalnızca bir sokakta ve işin devam ettiği bir yerde sel oldu. Sel olduğunda ben çizmeleri giyip oraya gidecek belediye lideri değilim. Çizmeleri daha evvel giydim.
‘İşin gösteri kısmında olmam’
Benim o saatte İstanbul’a yetişmem mümkün değil. Gece 3.30. İstanbul’un öteki yerinde baskın yok. Tek noktada sorun var. 3600 işçi çalışıyor. İSKİ Genel Müdürü orada. Ben telefon başındayım. İş çözülmüş. Bakan orada. Bu iş bitmiş, gelip orada çizme giyip gösteri mu yapmalıyım? Ben hanedan babası değilim ben aile babasıyım. İktidar nimetleri ortasında dönen çocuğum yok. Ben aileme vakit ayırdım. İşin gösteri tarafında olmam.
‘Bunları unutturmayacağım’
Benim mobeseden takip edilme sürecimin üstünü kapatmaya çalışanlar… Bunu unutturmayacağım. Ben tehdit ediliyorum, müracaatta bulunuyorum. Bu olağan duyuluyor, basına düşüyor. İçişleri Bakanı açıklama yapıyor, “Bizde bu türlü bir bilgi yok” diyor. Vatandaş tutuklanıyor, “Basına düşmeseydi vazgeçmeyecektik” diye sözü var. Bunu da unutturmayacağım. Yeniden bir tehdit alıyoruz, ihbarda bulunuyoruz. İlgilenilmiyor. Bir tanesi eğitimci Nazmi Arıkan’ı öldüren kişi. Bu hangi akıl biliyor musunuz? Seçim iptal oldu bir sürü münasebet aradılar. Artık İçişleri Bakanı televizyonda çok önemli bir şey söylermişcesine… Cumhurbaşkanı cuma çıkışında “Çaldılar” diyor, yanında Diyanet İşleri Lideri, ki benim Diyanet İşleri Liderim değil. İçişleri Bakanı ne yapsın… “Sandık başında terörle iltisaklı bireyler tespit ettik” dedi. Bir kişi sorgulandı mı, cezaevine girdi mi? Demokrasinin yüz karası günlerdi. Artık iftiranın, manipülasyonun peşindeler. Ben bunlara karşı duyarsız kalmam. Ben bu insanlara karşı büyük çaba veriyorum.
‘Ertesi gün özür diledim’
(Eski Sözcüsü Murat Ongun’un Karadeniz gezisi ile ilgili tenkitlere karşılık söylediği öne sürülen ‘İt ürür kervan yürür’ sözleri) Murat kardeşim babasını kaybetti, başı sağ olsun. O cümleyi duyar duymaz kendisi ile konuştum. Lakin Murat’ın cümleleri değil. Ben Murat’a güveniyorum. Doğruları yapmaya çaba eden biri. O da yanlışlar yaptı lakin benim yol arkadaşım. O vakit baktım ki bizim bu sözcü sıkıntısı yanlış anlaşılabiliyor. Sözcülük sıkıntısını kaldırdık. “Vız gelir tırıs gider” sözlerim de eleştirildi. Sonraki gün özür diledim. Yanılgı yapabilirim. Üç yıllık siyaset hayatında birkaç kelam üzerinden bir psikoloji tanımı yapmayı uygun bulmuyorum.
