İş dünyasının ünlü ismi Nail Keçili, Aydın Doğan’ın, Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan’la birlikte kendisini bitirmek için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi: “Aydın Doğan yakın arkadaşımdı, evimden çıkmaz, uçağımdan inmezdi. Lakin mahpusa girmem için her yolu denedi. Siyaseti medya üzerinden dizayn etmeye çalıştı. Türk demokrasisine çok ziyanı dokundu. Yalnızca siyasete değil, iş dünyasına da büyük ziyan verdi”
Bir periyoda reklam ajansıyla damga vuran ünlü iş adamı Nail Keçili, Günaydın’dan Tuba Kalçık’a çok özel açıklamalarda bulundu. “En yakınlarım beni sırtımdan bıçakladı” diyen Keçili; Aydın Doğan, Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan’ın kendisini bitirmek için neler yaptıklarından CHP’ye olan uzaklıklı duruşuna kadar birçok hususta çarpıcı açıklamalar yaptı.
– Reklam ajansınızla siyaset dünyasına da giriş yaptınız. O günler sizde nasıl bir iz bıraktı?
Demirel’den Özal’a Türkeş’ten Çiller’e kadar birçok değerli siyasetçiyle çalıştım. Cen Ajans’ı kurduktan bir müddet sonra devrin en ileri seçim kampanyalarını yürütmüştüm. Birinci olarak Demirel ile çalıştım. Demirel’den sonra Türkeş ile birlikte kampanya yürüttük. Özal’ın bende yeri çok başkadır. Ajans sahibi olmam dışında ticarete de atıldım. Çok para kazandım, şirketlerim büyüdü. Bu da natürel düşmanlıkları getirdi.
40 YILLIK ARKADAŞIM BENİ DOLANDIRDI
Bu cümlenizi biraz açar mısınız?
En yakınlarım tarafından sırtımdan bıçaklandım desem yeridir. Benim 40 yıllık arkadaşım bile 500 milyon dolar civarında paramın üstüne yattı. Beni dolandırdı yani. Yalnızca o da değildi bana düşmanlık yapan. Aydın Doğan, evimden çıkmazdı. Daima görüştüğüm bir arkadaşımdı. Ancak Aydın Doğan, Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan üçlüsü, beni bitirmek için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Bunu çok net biliyorum, Aydın Doğan, Mesut Yılmaz’ı arayarak “Nail çok büyüyor, bunu durdurmak lazım. Ticari prestijini devlet olarak siz bitirin. Ben de medyamda yayınlayarak onu yıpratacağım” dedi.
– “Aydın Doğan arkadaşımdı” dediniz. Niçin bu türlü bir şey yapar insan arkadaşına?
Dinç Alim’i de, beni de batırmış insandır. Mahpusa girmemiz için her yolu denemiş biri. Aydın Doğan’ı çok uzun yıllardır tanırım. Konutuma en az 100 sefer gelmiştir. Uçağımdan inmezdi. Türk demokrasisine çok ziyanı dokundu. Yalnızca siyasete de değil, iş dünyasına da büyük ziyan verdi. Hüsamettin Özkan ile çok yakınlar. Hatta Özkan beni mahpusa attırmadan evvel konutuma ziyarete gelmiş biri. Çok tehlikeli bunlar. Doğan, siyaseti medya üzerinden dizayn etmeye çalıştı, hâlâ da devam ediyor. Elinde medya kümesi kalmadı üzere görünüyor ancak Zafer Memnun’un kurduğu gazetenin gerisinde tekrar Aydın Doğan var. Zafer, esasen Dinç Alim’e kazık atıp, Aydın Doğan’ın tarafına geçmiş biri. Bu kadar malı, mülkü yalnızca gazetecilik yaparak kazanmadı. Doğan’dan büyük paralar almıştı, işvereni Dinç Alim’in yanından Doğan’ın tarafına geçmek için. Daha ne kıssaları var. Yalnızca bir olay anlatayım, o vakit netleşir. Reklam ajansımla yıllarca çalıştı Doğan Medya. Ticari olarak zora düştüğümde Aydın Doğan’ın medyasına borcum kalmıştı. O borcun bir kısmını ödemiştim. Kalan para için Marmaris’te daima kaldığım meskene ipotek koydurdu. O ipoteği medya kümesi satın alan Erdoğan Demirören kaldırmıştı. Merhum beni aradı, “Medya kümesini satın alırken gördüm, senin borcun varmış. Konutuna ipotek konulmuş. Ben bu borcunu siliyorum” dedi. Demirören de arkadaşım, Doğan da arkadaşımdı. Gerisini siz düşünün…
EGE BANK ÜZERİNDEN BENİ DERDEST ETMEYE KALKTILAR
– Mahpusa girme sürecinizi anlatır mısınız?
Aydın Doğan, Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan, mahpusa girme kararımı vermişlerdi lakin bir sebep lazımdı. Bir otelde Ege Bank yıllık müdürler toplantısı yapıldı. Bunu da benim ajansım organize etmişti. Ege Bank’ın reklam ajansı bizdik. Toplantı sonrası Murat Demirel ve yöneticilerle fotoğraf çektirdim. Bu fotoğraf da bankanın aylık mecmuasında yayınlandı. İddianamede de şöyle yazıyordu: Bankanın yıllık toplantısında Nail Keçili de bulunduğu için bankanın ortağıdır. Düşünün, bir fotoğraf karesi ile bankanın ortağı olarak itham edildim. Bu yaşananları bünyem kaldırmadı. Beyin kanaması geçirdim. O halde bile uydurma sıhhat raporuyla 18 polis otomobiliyle tutuklandım. Ankara’dan gelen 3 kontrolcü tüm şirketlerime el koydu. Şirketlere el konulduğu için çalışamadım 2 yıl. O periyodun İçişleri Bakanı Sadattin Tantan “Nail Keçili Ege Bank genel müdürlüğünde torbalarla para taşıdı” dedi. Bu iftirasını yargıçlar sormadılar bile. Ben bin tane müdafaam varken torbalarla ne parası taşıyabilirdim? Ayrıyeten bir banka genel müdürlüğünde para olmaz. Para şubelerde olur. Gece de Merkez Bankası tüm şubelerden nakit paraları toplar.
HAKKIM OLAN BANA GERİ GELECEK
Beni silahlı soygun yapıp para çalmak hatasından içeri attırmak istediler. Latife üzere. Bu iddianameyi hazırlayan da Nuh Mete Yüksel’di. Bunlar 28 Şubat sürecini yaşatan grup. Yüksel beni tutuklattıktan sonra avukatlarım ona “Sizin bu türlü bir yetkiniz yok” diye itiraz etti. 9 ay sesini çıkarmadı sonra da beni ‘yetkim yok’ diye İstanbul DGM’ye gönderdiler. İstanbul’da da Ercan Cengiz Etibank’ın DGM Savcısı bana tutuklama verdi. Lakin sonra ortak dostumuz Son Havadis’in Sahibi Mustafa Özkan’a “Yukarıdan gelen buyrukla Keçili’ye tutuklama verdim. Hayatımdaki en büyük vicdan azabıdır” demiş. İşin özü, Ege Bank üzerinden beni derdest etmeye kalktı Doğan ve öbürleri. Aydın Doğan’ın bankası Dışbank ve Mesut Yılmaz’ın kardeşi Turgut Yılmaz’ın bankası Dokumacılık Bank’a el konulmadı. Asıl onlara el konulması gerekiyordu. Demirbank, İktisat Bankası üzere el konulmaması gereken bankalara da el konuldu o devirde. TMSF mallarıma haksız biçimde el koydu. Mahkemelerim devam ediyor. Fakat inanıyorum hakkım olan bana geri gelecek.
BEN MAHPUSTAN ÇIKINCA MESUT YILMAZ KONUŞMAK İSTEDİ
– Mesut Yılmaz’la daha sonra görüştünüz mü?
Ben beraat edip, mahpustan çıktığım vakit merhum Şarık Tara bana geldi. “Mesut çok huzursuz, seninle konuşmak istiyor. Senden Şarık Ağabeyin olarak rica ediyorum, bir görüş” dedi. Telefon ettim, Berna Hanım’la birlikte benimle buluştu. “Benden ne istedin, devlet yetkisi ile Aydın Doğan’ın talimatıyla nasıl beni mahpusa attırdın!” dedim.
Mesut Yılmaz da bana ‘Sadettin Tantan geldi, ‘Nail Keçili’yi de içeri tıkacağım’ dedi. Hayır yapma demedim….” diye açıklamada bulundu. Ben de ona “Anladım, sen devletin gücünü kullanıp, Aydın Doğan sana buyruk verdi diye benim hayatımı mahvettiniz” dedim. Hanımefendi hatırlarsa, hiç sesini çıkartmadı. Dedi ki ” Haydi artık sulh imzalayıp dost olalım, bu günleri unutalım” dedi. Yılmaz’ın elini sıkmadan kalktım lakin hanımefendinin elini sıkıp çıktım.
DEDEM NAİL BEY’İ İSMET İNÖNÜ ASTIRDI
Ailenizden siyasi tarihimizde yer alan isimler çıkmış. Bize biraz bundan bahseder misiniz?
Annemin babası CHP milletvekili Nasuhi Baydar. Büyük dedem Nail Beyefendi, asılan üç ittihatçıdan biri. Babam ise Demokrat Parti’nin ileri gelenlerinden, vaktin tanınmış müteahhidi Ender Beyefendi. Dedem Nail Bey’i, Atatürk’e suikast davasını mazeret ederek İsmet İnönü astırmıştır. Dedemin idam edilmesi kararından ise Atatürk’ün haberi yoktu. İnönü, üç-beş saat içinde bu kararı aldırtarak dedemi astırdı. Hatta babam, dedesi idam edildiği için çok kızgınmış. Bu kızgınlığı Atatürk’ün kulağına gidiyor. Babam ile karşılaşıyor Atatürk. Onu yanına çağırıyor. Babama diyor ki, “Bana çok kızgın olduğun ve hatta benden nefret ettiğini söylüyormuşsun. Lakin şunu bilmeni isterim, baban benim çok sevdiğim silah arkadaşımdı. Bu idamdan benim haberim yoktu. Şayet dedeni bu suçlama ile astırsaydım, benim yaverim Yenibahçeli Şükrü yani senin amcam olmazdı” diyor. Yenibahçeli Şükrü dedemin kardeşiydi ve Atatürk’ün en yakınında olan isimlerden biriydi. Babamın Atatürk ile yaptığı bu konuşmadan sonra biz İnönü’ye karşı ailece hal aldık.
CHP’YE HER VAKİT ARALI OLMUŞ BİRİYİM
– CHP ile ilgili yaptığınız paylaşımlarla da çok konuşuluyorsunuz…
Babamdan ötürü Demokrat Parti ve sonra onun çizgisinde onları destekledim daima. CHP’ye her vakit aralı olmuş biriyim. Onların siyasetini benimsemem de mümkün değil. Bugün de CHP’nin iktidar sahibini olma ihtimalini güç görüyorum. Zira siyaset bir araba kullanmak üzeredir. Siz yarışlara katılmadıysanız, mükafatlar almamışsanız tezli ve düzgün sürücü olmanız mümkün değildir. CHP’nin yeterli sürücüsü olmadığı için iktidara gelmesi güç. CHP bu sebeple de iktidarsızdır. Bunu 70’lerden bu yana seçim kampanyası yürütmüş biri olarak söylüyorum. Bülent Ecevit dışında daima sağ partilerin kampanyasını yürüttüm. Ecevit’le de DSP’yi kurduğu periyotta çalışmıştım. CHP için olsa çalışmazdım. Ecevit’le Mesut Yılmaz’a karşı bir kampanya yürütüyorduk. Yılmaz bana düşman olup mahpusa attırdı.
